Son yıllarda hayatımıza yeni bir kavram girdi: fijital (phygital) pazarlama.
“Fiziksel” ve “dijital” kelimelerinin birleşiminden doğan bu terim, iki dünyanın güçlerini birleştirerek tüketici deneyimini hem pratik hem de keyifli hale getiriyor. 2022’de bu konuda yazdığım ilk yazıda, Amazon Go, Getir ve BiTaksi gibi örneklerle fijital pazarlamanın gelecekte çok daha yaygın olacağını kaleme almıştım. Bugün, fijital deneyimlerin hayatımızın her alanında yer aldığını görüyoruz.
Artık alışverişin sadece bir alışveriş sürecinden çok daha fazlası olduğu bir dönemdeyiz; deneyimlerin ve teknolojinin ön plana çıktığı, tüketicinin her adımda kendini özel hissettiği bir pazarlama evresi.
Fijital pazarlamanın amacı, tüketicinin fiziksel ve dijital dünyalar arasında sorunsuz bir geçiş yapmasını sağlamak. Markalar, bu sayede tüketicilere çok daha etkileyici ve tatmin edici bir deneyim sunabiliyor. Örneğin, Amazon Go mağazalarında alışveriş yaparken kasada beklemek zorunda kalmadan, sadece ürünü alıp çıkmak mümkün. Amazon Go benzeri akıllı fiziksel mağazayı da Hepsiburada 2022 yılında Hepsiburada Smart by Mimex adıyla açacağını duyurmuştu.
Bu tür yenilikler, tüketicilere zaman kazandırırken, alışveriş sürecini daha zahmetsiz hale getiriyor. Aynı zamanda tüketiciler için de yeni ve farklı bir deneyim olacağından, çekilecek videolar da marka için ücretsiz ve gönüllü reklamlara dönüşüyor.
Akıllı saatler ve akıllı dövmeler gibi giyilebilir teknolojiler de bu sürecin önemli parçalarından biri haline gelmiş durumda. Bu cihazlar, kullanıcıların sağlık verilerini izlemekten mobil ödemelere kadar geniş bir yelpazede hizmet sunarak, günlük yaşamı dijitalle entegre ediyor.
2024 ve sonrasında Fijital Artık Bir Seçenek Değil, Zorunluluk
2024 itibarıyla, fijital pazarlama markalar ve tüketiciler için “hoş bir seçenek” olmaktan çıkıp neredeyse zorunlu bir araç haline geldi. Yapay zeka (AI) ve nesnelerin interneti (IoT) gibi teknolojiler, fijital deneyimlerin tam kalbinde yer alıyor.
Mağazalarda akıllı aynalar, yapay zeka destekli asistanlar, akıllı saatler, akıllı dövmeler ve mobil uygulamalar sayesinde alışveriş, adeta bir bilim kurgu filminin içine adım atmak gibi. Mağazaya giriyorsunuz ve sizi karşılayan dijital bir asistan “Bugün size özel önerilerim var!” diyor. Aynaya bakıyorsunuz ve giysiyi üzerinizde görüyormuş gibi hissediyorsunuz. E, kim istemez böyle bir deneyim?
Bunun yanı sıra, yapay zeka destekli asistanlar sadece mağaza içi deneyimlerle sınırlı kalmıyor. Online alışveriş sırasında da karşımıza çıkan bu asistanlar, kullanıcıya kişiselleştirilmiş önerilerde bulunarak alışveriş sürecini daha verimli hale getiriyor. Örneğin, bir moda markasının web sitesinde dolaşırken yapay zeka size bedeninize ve stilinize uygun kıyafetler öneriyor. Bu da tüketicilere yalnızca fiziksel mağaza deneyimi sunmanın ötesine geçip dijitalde de benzer bir deneyim yaşatıyor.
Fijital pazarlama, ayrıca sağlık ve fitness gibi sektörlerde de etkisini gösteriyor. Akıllı saatler, sağlık verilerini takip ederek kullanıcılara kişiselleştirilmiş egzersiz önerileri sunuyor. Akıllı dövmeler ise biyometrik verileri izleyerek sağlık durumunuzu sürekli kontrol altında tutmanıza yardımcı oluyor. Bu tür giyilebilir teknolojiler, kullanıcıların dijital dünyanın sunduğu avantajları fiziksel deneyimlerle birleştirmesini sağlıyor.
Fijital Alışverişin Yıldızları Scan and Go ve Temassız Ödeme
Fijital pazarlamanın en popüler örneklerinden biri Wallmart Scan and Go sistemi. Mağazadasınız, almak istediğiniz ürünü kendi telefonunuzla tarayıp ödüyorsunuz ve çıkıyorsunuz. Kasa yok, sıra yok, sadece hız ve kolaylık. Bu sadece zamandan tasarruf etmekle kalmıyor, aynı zamanda tüketicilere daha fazla özgürlük tanıyor.
Zaten pandemi sonrası dönemde temassız teknolojiye olan ilgi daha da artmıştı. Market alışverişlerinden giyim denemelerine kadar her yerde QR kodları ve mobil ödeme seçeneklerini görür olmuştuk.
Bu sistemler, sadece alışveriş sürecini hızlandırmakla kalmıyor, aynı zamanda tüketiciye daha güvenli ve bilgili bir deneyim sunuyor. Üstelik artık sadece gençler değil her yaş grubuna da hitap ediyor.
Temassız ödeme sistemleri, özellikle pandemi döneminde büyük bir önem kazandı. İnsanlar fiziksel temastan kaçınmak istedikleri için, bu tür teknolojiler güvenli ve hijyenik bir alışveriş deneyimi sundu. Akıllı telefonlar, akıllı saatler ve hatta bazı akıllı dövmeler aracılığıyla yapılan temassız ödemeler, tüketicilerin hayatını daha da kolaylaştırdı. Bu teknolojiler sayesinde ödeme işlemleri daha hızlı, güvenli ve pratik hale gelirken, tüketiciler de alışverişin tadını çıkarabildiler.
Türkiye'de Fijital Pazarlama
Türkiye’de fijital pazarlamanın öncüleri arasında Getir ve BiTaksi var. Bu uygulamalar dijital dünyayı fiziksel yaşantımıza taşıyarak hayatımızı kolaylaştırdı. Artık bu ikiliye CarrefourSA gibi perakende devleri de Click & Collect hizmetleriyle katılıyor. Siparişinizi internetten verip, mağazadan alıyorsunuz; kuryeyi beklemeden hızlıca ihtiyacınızı karşılıyorsunuz. Restoranlar da bu trende dahil oldu: Mobil uygulamadan sipariş verip, restorana gittiğinizde hazır bekleyen yemeğinizi almak, açken menüye uzun uzun bakma derdini ortadan kaldırıyor.
Bunun yanı sıra Türkiye’de fijital pazarlamanın diğer örnekleri arasında Yemeksepeti, CarrefourSA’nın Click & Collect hizmeti ve Starbucks Mobil Sipariş ve Ödeme sistemi bulunuyor. Yemeksepeti, YEBO ile kullanıcıların çevrimiçi olarak restoranlardan sipariş vermesine olanak tanıyarak dijital ve fiziksel deneyimi birleştiriyor. CarrefourSA ise Click & Collect hizmetiyle kuryeyi beklemeden mağazadan hızlıca ürün alma imkanı sunuyor. Starbucks ise mobil uygulama üzerinden sipariş verip mağazadan hızlıca kahvenizi almanızı sağlayarak bu süreci daha da kolaylaştırıyor.
Ayrıca, Türkiye’de birçok küçük işletme de fijital pazarlama stratejilerini benimsemeye başladı. Örneğin, yerel restoranlar mobil sipariş ve temassız ödeme seçenekleri sunarak tüketicilere daha hızlı ve güvenli bir hizmet sağlıyor. Bazı mağazalar ise artırılmış gerçeklik (AR) uygulamaları kullanarak tüketicilerin ürünleri sanal olarak denemelerine olanak tanıyor. Bu tür uygulamalar, tüketicilere sadece alışveriş yapmaktan öte, markayla daha derin bir bağ kurma fırsatı sunuyor.
Fijital Deneyim Pazarlaması
Fijital pazarlamanın yükselişindeki en büyük etkenlerden biri, deneyim pazarlamasına hizmet ediyor oluşu. Tüketiciler artık sadece ürün satın almak değil, markayla duygusal bağ kurmak ve kendilerini özel hissetmek istiyor. Starbucks bu konuda harika bir örnek. Sadece bir kahve satın almıyorsunuz; mağazanın atmosferini, kahvenin hazırlanışını ve baristanın adınızı bardağa yazışını deneyimliyorsunuz. Starbucks’ın mobil uygulamasıyla sipariş verip mağazadan hızlıca kahvenizi almak, bu deneyimi daha da kişisel hale getiriyor.
Deneyim pazarlaması, tüketicilere sıradan bir alışveriş sürecinden daha fazlasını sunmayı amaçlıyor. Nike da bu konuda dikkat çekici bir örnek sunuyor.
Bazı Nike mağazalarında, spor ayakkabıyı giymeden önce koşu bandında performansınızı ölçebiliyorsunuz. Böylece yalnızca bir ürün satın almıyor, aynı zamanda bu ürünün sizin için doğru olup olmadığını deneyimliyorsunuz.
IKEA ise artırılmış gerçeklik (AR) teknolojisiyle bu tür deneyimleri daha eğlenceli hale getiriyor; uygulama üzerinden beğendiğiniz mobilyayı evinizde nasıl görüneceğini anında görebiliyorsunuz. Bu da tüketiciye daha fazla kontrol ve kişiselleştirme imkanı sunuyor.
Ayrıca, deneyim pazarlaması sadece mağaza içi deneyimlerle sınırlı değil. Online platformlarda da tüketicilere özel deneyimler sunmak mümkün. Örneğin, bazı kozmetik markaları, web sitelerinde tüketicilere sanal olarak makyaj yapma imkanı sunuyor. Kullanıcılar, kameralarını kullanarak ruj, göz farı gibi ürünlerin yüzlerinde nasıl görüneceğini anında görebiliyor. Bu tür dijital deneyimler, tüketicilerin ürünleri denemeden satın alma kararlarını kolaylaştırıyor ve markayla daha güçlü bir bağ kurmalarını sağlıyor.
Alman menşeli İtalyan restoranı Vapiano, müşterilerine farklı ve akılda kalıcı bir sipariş deneyimi sunuyor. Kapıdan girdiğinizde sizi bir kasa karşılıyor ve kasadaki görevli elinize beyaz bir kart veriyor. Sipariş vermek istediğiniz bölüme gidip, tezgâhtaki siyah ekrana bu kartı okutarak siparişinizi iletiyorsunuz. Örneğin, pizza siparişi verecekseniz, pizzayı hazırlayan kişiye isteğinizi söylüyorsunuz. Siparişiniz birkaç saniyede kartınıza yükleniyor ve size bir çağrı cihazı verilip masanıza uğurlanıyorsunuz. Cihaz öttüğünde, siparişiniz hazır demektir.
Bu beyaz kart, tüm gece boyunca sizinle oluyor. Farklı siparişler vermek istediğinizde aynı süreci tekrar ediyorsunuz. Sonunda, çıkışta, kasadaki görevli kartınızı tekrar okutarak ödemenizi alıyor ve size unutulmaz bir deneyim yaşatmış olarak restorandan uğurluyor.
Nasıl, akılda kalıcı bir deneyim değil mi?
Vapiano’nun sipariş deneyimi, fijital pazarlama açısından başarılı bir uygulama olarak öne çıkıyor. Fiziksel bir kart ve dijital ekranlarla yürütülen bu sistem, fiziksel ve dijital etkileşimi birleştirerek kullanıcıya benzersiz bir deneyim sunuyor. Müşteriler, siparişlerini ekrana kartlarını okutarak dijital olarak oluştururken, aynı zamanda yemek yapım sürecini fiziksel olarak gözlemleyebiliyor. Bu yaklaşım, müşterilere hem kontrol hem de özgürlük hissi veriyor. Vapiano’nun fijital deneyimi, marka ile müşteri arasında daha güçlü ve akılda kalıcı bir bağ kurulmasını sağlıyor.
Müşteri Sadakati ve Fijital Deneyimler
Fijital ve deneyim pazarlaması arasındaki bu uyum, müşteri sadakatini artırmak için markaların elinde güçlü bir silah. Sephora mağazalarındaki akıllı aynalar ve yüz tanıma teknolojisi, tüketicilere ürünleri denemeden önce nasıl görüneceklerini gösteriyor. Ayrıca mağaza çalışanlarının tüketiciye geçmiş alışveriş bilgilerine dayalı kişisel önerilerde bulunabilmesi, “Bu marka beni gerçekten tanıyor” hissini güçlendiriyor.
Fijital deneyimlerin müşteri sadakatine etkisi oldukça büyük. Tüketiciler, markaların kendilerini tanıdığını ve ihtiyaçlarına uygun çözümler sunduğunu hissetmek istiyor. Örneğin, Sephora’nın akıllı aynaları sayesinde kullanıcılar, makyaj ürünlerini fiziksel olarak denemeden önce nasıl görüneceklerini görebiliyorlar. Ayrıca, mağaza çalışanlarının tüketicilere kişisel önerilerde bulunması, tüketicilerin kendilerini özel hissetmelerine ve markaya olan bağlılıklarının artmasına neden oluyor.
Disney de fijital ve deneyim pazarlamasını başarıyla birleştiren markalardan biri. Tema parklarında kullanılan MagicBands bileklikleri, ziyaretçilerin hem fiziksel hem de dijital deneyimlerini birleştiriyor. Bu bilekliklerle sıra beklemeden geçiş yapabilir, oyuncağa hızlı erişim sağlayabilir ve hatta otel odanızın kapısını açabilirsiniz. Böylece Disney, ziyaretçilerine masalsı bir deneyim sunarken, markayla duygusal bir bağ da kuruyor.
Fijital Pazarlama ile Mağazalar Deneyim Merkezine Dönüşüyor
Fijital pazarlama ve deneyim pazarlaması markaların elinde büyük bir avantaj yaratıyor. Bugün çevrimiçi sipariş verip fiziksel mağazadan teslim alıyor, QR kodla ürün inceleyip yorumları okuyabiliyorsanız, siz de fijital dünyanın bir parçasısınız. Bu dönüşümle birlikte mağazalar, sadece alışveriş noktası olmaktan çıkıp tüketicilerin markayı deneyimleyebileceği merkezler haline geliyor.
Gelecekte, mağazaların işlevi yalnızca ürün satmak değil, tüketicilere markanın hikayesini deneyimleyebilecekleri bir alan sunmak olacak. Hem alışveriş yapacak hem de markaların sunduğu dünyayı deneyimleyeceğiz. Belki de mağazalar, günlük hayatımızdan bir kaçış ve minik bir macera merkezi haline gelecek. Bu yeni dünyada, fiziksel ve dijital deneyimlerin sınırları iyice silikleşecek ve tüketicilere her iki dünyanın da en iyi özelliklerini sunan bir alışveriş deneyimi sunulacak. Gelişen yapay zeka, artırılmış gerçeklik ve IoT gibi teknolojiler sayesinde fijital deneyimler, önümüzdeki yıllarda çok daha kişisel ve “bütüncül” hale gelecek gibi görünüyor.
Fiziksel ve dijitalin sihirli birleşimi, bize daha anlamlı, keyifli ve kişisel bir alışveriş deneyimi sunuyor. Kim istemez ki alışverişin her iki dünyadan da en iyi özellikleri sunduğu böyle bir deneyimi?
Tüketiciler için bu deneyimler, markalarla olan bağlarını güçlendiren, onları özel hissettiren ve hayatlarını kolaylaştıran birer unsur haline geldi. Gelecekte bu tür deneyimlerin daha da yaygınlaşacağı ve alışverişin her aşamasında kendini göstereceği aşikar.
Yazıda geçen hiçbir marka ile ücretli/ücretsiz herhangi bir #reklam veya #işbirliği yapılmamıştır. Etiketler yönetmelik gereği eklenmiştir.
Kaynaklar:
https://www.pearsonjournal.com/index.php/pub/article/view/466
https://dergipark.org.tr/tr/pub/piar/issue/78771/1259927
https://dergipark.org.tr/tr/pub/husbdergi/issue/64675/868977
https://www.vaimo.com/blog/what-is-a-phygital-experience-6-real-world-examples/
Phygital Marketing – The New Frontier
https://peertopeermarketing.co/phygital/