Dijital dünyada içerik üretirken, uzmanlık alanını daha fazla insana ulaştırmak, influencer olarak tanınmak ya da kendi markanı dijitalde parlatmak isteyen herkesin ortak bir sorusu var: “Nasıl daha çok insanın ilgisini çekebilirim?”
Bu soruya son zamanların favori cevabını vereyim: storytelling (hikayeleştirme.)
Ama hemen panikleme, ben yapamam deme çünkü storytelling sandığın kadar karmaşık değil.
Storytelling, en basit haliyle markanı, ürününü ya da hizmetini hikâye formatında sunmak demek. Neden bu kadar önemli? Çünkü insanlar hikâyelerle daha iyi bağ kuruyor, anlatılanları daha kolay hatırlıyor. Araştırmalar gösteriyor ki hikâyelerle verilen bilgiler, düz anlatımlara kıyasla %22 daha kalıcı oluyor.
Storytelling, yani hikâye anlatımı, insanlık tarihi kadar eski. Mağara duvarlarına çizilen resimlerden, ateş başında anlatılan mitlere kadar hikâyeler her zaman bilginin aktarılmasında en güçlü araçlardan biri oldu. Binlerce yıl önce insanlar avlanma tekniklerini, toplum kurallarını ve inançlarını hikâyeler yoluyla paylaşıyorlardı. Daha sonra destanlar, masallar ve efsaneler bu geleneği sürdürdü.
Modern dünyada da storytelling, markaların müşterileriyle bağ kurmasını sağlayan en güçlü araçlardan biri haline geldi. Artık ürünleri ve hizmetleri tanıtmanın en etkili yolu, onlara bir anlam yüklemek ve insanların hayatlarına dokunan hikâyeler anlatmak. Bugün dijital dünyada içerik üretirken de bu eski ve etkili yöntemi kullanarak insanların dikkatini çekmek ve unutulmaz bir iz bırakmak mümkün.
Peki, storytelling’i kendi içeriklerine nasıl uyarlayabilirsin? Dijital içerik üretirken herkesin kullanabileceği, uygulanabilir önerileri bu yazıda toparladım
1.Başrolde Sen Değil, Takipçilerin Var
İnsanlar genellikle hikâyelerinde kendilerini kahraman ilan etmeyi sever, ancak dijital dünyada bu iş biraz farklı işliyor. Asıl kahraman, takipçilerin veya müşterilerin olmalı. Sen ise kendini onların hedeflerine ulaşmalarını sağlayan bir rehber gibi düşünmelisin. Evet influencer olsan bile 🙂
Diyelim ki yoga eğitmenisin; hikâyende sırt ağrılarıyla mücadele eden ve seninle yoga sayesinde rahatlayan birini anlatabilirsin. Eğer diyetisyensen, sağlıklı beslenmeye geçiş yapmak isteyen ama sürekli tatlı krizleri yaşayan bir danışanın hikâyesini paylaşabilirsin.
2. Gerçek ve Belirgin Bir Problem Seç, Sonra Çözümünü Sun
İnsanlar hikâyelerde kendi problemlerini görmek isterler. Buradaki formül şu: Sorunu tespit et – Bir hikayeyle anlat – Çözüme götür – Satışa çek
Diyelim ki bir psikologsun, şöyle başlayabilirsin: “Her gece uyku sana yabancı bir yer gibi geliyorsa, bu sorunu yaşayan ve çözen insanların hikâyeleri sana yol gösterebilir.” Böylece insanların senin içeriklerinle bağ kurmasını sağlarsın ve onlar için güvenilir bir yol arkadaşı olursun.
3. Detayları İhmal Etme, Onlar Hikâyeyi Canlı Tutar
Hikâyenin detayları, anlattıklarının gerçekçi ve inandırıcı olmasını sağlar. Üstünkörü anlatma, sıkılırlar diye düşünüp hemen satış yapmaya geçme. Sıkmadan, küçük detaylarla içeriğini süsleyebilirsin.
Mesela fizyoterapist olarak sabah uyanmanın ne kadar zor olduğunu anlatabilirsin: “Sabah alarm çaldığında yataktan kalkmak Everest’e tırmanmak gibi geliyorsa, belki de birkaç küçük egzersizle güne çok daha kolay başlayabilirsin.” Bu detaylar sayesinde takipçilerin hikâyelerini daha samimi ve gerçekçi bulacaktır. Çünkü Everest benzetmesi “sabah kalkınca bu 3 hareketi yap!” demekten çok daha samimi ve gerçekçi 😀
4. Mizah ve Empatiyi Dengeli Kullanarak Anlat
Takipçilerin hikâyeni dinlerken gülümsesin ve kendilerini seninle yakın hissetsin istiyorsan mizah ve empatiyi kullanmalısın. Takipçilerini arkadaşların gibi düşünmeni istiyorum. Nasıl ki arkadaşlarınla bir şey konuşurken araya küçük espriler ve kahkahalar giriyor, işte aynen öyle olmalı.
Mesela Yoga eğitmeniysen, Yoga yapmak isteyip de esnek olmadığını düşünen kişilere şöyle eğlenceli bir şekilde seslenebilirsin: “Yoga yapmak için illa lastik gibi olman gerekmiyor. Zaten yoga seni esnek yapacak, sen sadece matın üstüne çıkmaya cesaret et!’ Böylece daha samimi ve cesaretlendirici bir dille takipçilerini motive edebilirsin.
5. Başarı Hikâyelerini Paylaş, İlham Ver
Gerçek başarı hikâyeleri insanların güvenini kazandırır ve onları harekete geçirir. Diyetisyen olarak, doğru beslenme alışkanlıklarıyla kilo veren ve hayatı değişen danışanın hikâyesini anlatmak, takipçilerine büyük motivasyon sağlayacaktır. Psikolog olarak kaygısını kontrol etmeyi başaran danışanının hikâyesi, insanları cesaretlendirmek ve seninle iletişime geçmeye teşvik etmek için harika bir yol olabilir.
6. Bilimsel Araştırmalar ve Verilerle Anlatımını Güçlendir
Hikâyelerini destekleyen güvenilir bilgiler paylaştığında takipçilerin sana daha çok güvenir. Eğer psikologsan, Amerikan Psikoloji Derneği’nin stres yönetimi ile ilgili yaptığı araştırmalara referans verebilirsin. İnsanlar bilgiye dayalı anlatımları sever, özellikle de bunu doğal bir akışta sunarsan.
7. Net Bir Çağrı Yaparak Takipçilerini Hareket Ettir
Takipçilerine açık ve net bir mesaj vermeyi unutma. Diyelim ki fizyoterapistsin, şöyle diyebilirsin: “Sırt ağrılarından kurtulup daha rahat bir hayat yaşamak istiyorsan, benimle iletişime geçebilirsin.” Bu tarz yönlendirmeler hem daha etkili hem de takipçinle arandaki iletişimi güçlendirir.
Hikâyelerinle Dijital Dünyada İzini Bırak
Storytelling sadece “hikâye anlatmak” değil, takipçilerinle bir bağ kurma, güven verme ve onları harekete geçirme yoludur. Doğru hikâye anlatımıyla hem takipçi kazanabilir, hem işini büyütebilir hem de markanı akıllara kazıyabilirsin.
Şimdi kahveni al, rahatla ve kendi hikâyeni yazmaya başla. Dijital dünyanın seni keşfetmesini bekleme, sen onu kendi hikâyelerinle fethet 🙂