2024’ün Kelimesi Seçildi: “Beyin Çürümesi” 
Peki Bundan Ne Sonuç Çıkarmalıyız?

Hiç sosyal medyada saatlerce vakit geçirip beyninizin eridiğini hissettiniz mi? Yalnız değilsiniz. Oxford Sözlüğü de bu hissi onaylamış gibi görünüyor; çünkü 2024’ün “Yılın Kelimesi” olarak “Beyin Çürümesi”ni (Brain Rot) seçtiler. Bu kelime sizi hem gülümsetiyor hem de düşünüdüyorsa, dijital dünyanın bir parçası oldunuz demektir.

Peki, “beyin çürümesi” nedir ve neden şimdi bu kadar popüler oldu?
Bu yazıda biraz bu kelimeyi konuşalım biraz da bir dijital pazarlama çalışanı olarak neler düşünüyorum bunu anlatayım istedim.

Beyin Çürümesi Nedir?

“Beyin çürümesi”, gereksiz ya da aşırı yoğun online içeriğe maruz kaldıktan sonra hissettiğiniz zihinsel yorgunluğu anlatan bir terimdir. Sonsuz TikTok videoları, vasat dizileri art arda izlemek ya da felaket haberleriyle dolu Twitter’da zaman kaybetmek bu durumu tanımlayan klasik örneklerdir.

Aslında, “beyin çürümesi” yeni bir kavram değil. 1854 yılında Henry David Thoreau, bu ifadeyi toplumun yüzeysel meşguliyetlerini tanımlamak için kullanmıştı. Ancak sosyal medya, bu kavrama yepyeni bir anlam kazandırdı.

Günümüzde, özellikle Gen Z ve Gen Alfa, bu terimi günlük dijital deneyimlerini anlatmak için kullanıyor. Uzun süreli YouTube videolarına daldıktan veya TikTok’ta sınırsız bir kaydırmadan sonra bu hissi kim yaşamamıştır ki?

Beyin çürümesi, modern dünyanın hızlı tüketim kültürüne karşı hem bir eleştiri hem de bir farkındalık ifade ediyor.

Neden Şimdi Bu Kadar Gündemde?

Oxford Sözlüğünün “Beyin Çürümesi”ni “Yılın Kelimesi” olarak seçmesinin sebebi, bu terimin kullanımının son bir yılda %230 oranında artış göstermiş olması.

Dijital bilgi bombardımanı, günlük hayatımızın her anına sızdı ve bu durum insanların odaklanma yeteneğini, zihinsel sağlığını ve hatta genel mutluluğunu etkiler hale geldi.

Bu durum sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. Birçok insan bu kelimeyi mizahi bir dille ele alırken, bazıları da dijital dünyanın hayatlarımıza etkilerini sorgulama fırsatı buldu.

Beyin çürümesi, aynı zamanda şu soruyu da günümüz düzlemine taşıdı:

Dijital hayatın kontrolü kimde?

Dijital pazarlama alanında çalışan biri olarak, bu kavramı özellikle önemli görüyorum. Dijital içerik tüketimi rekor seviyelere ulaşırken, bir içeriğin kalitesi ve anlamı da sorgulanır hale geldi (herkes için değil tabi 🙂 ).

Dijital pazarda artık dikkat çekmenin çok kritik olduğunu biliyoruz ancak eğer “beyin çürümesi” gibi bir durum bu kadar yaygınsa, içerik stratejilerimizi gözden geçirmemiz kaçınılmaz. Bu hem dijital sektörlerde çalışanların hem de sosyal medyaya içerik üretenlerin sorumluluğunda diye düşünüyorum.

Ve bu konu hakkında bazı çıkarımlar yapmak ve öneriler vermek istiyorum:

Bu grafik, 2024 yılı boyunca "brain rot - beyin çürümesi" teriminin kullanım sıklığının aylara göre artışını gösteriyor ve özellikle Eylül ayında zirve yaptığını ortaya koyuyor.
1. İnsanlar Fazlalıktan Sıkıldı

Sosyal medya, ilk başlarda eğlenceli ve bağlantı kurmaya yönelikti. Ancak artık insanlar clickbait başlıklardan, bitmeyen bildirimlerden ve her yerde görülen reklamlardan bıkmış durumda. Bu şekilde devam eden bir düzen, dijital pazarlamacıların, marka sahiplerinin ve içerik üreticilerin uzun vadede kitleleriyle anlamlı bağlantılar kurmasını zorlaştırabiliyor.

Önerim; Kullanıcılara faydalı, eğlenceli veya duygusal anlamda değer sunan içerikler oluşturmak çok daha doğru olacaktır. Onların zamanını boşa harcamayın; tam tersine hayatlarına bir anlam katın.

2. Kalite Her Zaman Nicelikten Önemlidir

Bir zamanlar dijital pazarlama, mümkün olan en fazla içeriği üretip görünür olmaya dayanıyordu. Öyle ki iyi ya da kötü demeden çılgınlar gibi her gün üçer beşer paylaşımlar yapılıyordu. Ancak bu yaklaşım artık eskidi -neyse ki 🙂 -. Artık “çoğu” sosyal medya kullanıcısı ve tüketiciler, değerli ve anlamlı bir içeriği, bir düzine anlamsız içeriğe tercih ediyor (evet hala kaliteyi tercih edenler var 🙂 ).

Önerim; Hikâye anlatımı, samimiyet ve eğitim odaklı içerikler oluşturmak sizi daha kaliteli ve farklı kılacaktır. Daha az ama daha kaliteli paylaşımlar yaparak hedef kitlenizin ilgisini daimi kılabilirsiniz.

Varsın haftada 3 videonuz olsun ama kaliteli olsun 🙂

3. Dijital Refah, Yeni Bir Trend Oluyor

Sürekli online olmak sağlıksız bir düzen yarattı. Daha fazla marka, bu gerçeğin farkına varıyor ve dijital refahı destekleyen stratejilere yöneliyor – ben de sık sık dijital detoksun önemini dile getiriyorum-.

Kullanıcıların gün boyu ekran başında kalmalarını desteklemek yerine, anlamlı bir etkileşim sunmak çok daha değerli.

Önerim; Kullanıcıları yoracak değil, hayatlarına anlam katacak stratejiler tasarlamalısınız. Dijital refahı teşvik ederek fark yaratmalı ve yine diğerlerinden farklı olarak kitlenizin aklında kalmalısınız.

4. Beyin Çürümesini Desteklemeyin

“Beyin çürümesi”, komik bir terim gibi gözükse de aslında pazarlamacılar için bir uyarı niteliğinde. İnsanların dikkatini kazanmak adına manipülatif ya da yorucu kampanyalar düzenlemek yerine, gerçekten anlam katan bir iletişim kurmak gerekiyor.

Önerim; Her kampanyanızı planlarken ya da bir içerik hazırlarken şu soruyu sorun kendinize: “Bu kampanya insanların hayatına ne katıyor?” “Bu içeriğin bir anlamı var mı?”

Manipülasyon yerine bağlantı kurmayı hedefleyin. Kabul kaos etkileşim çeker ama markanıza uygun mu ve ne kadar uzun ömürlü, sorgulayın?!


Özcesi:

“Beyin çürümesi” sadece bir internet mizahı değil; aynı zamanda modern hayatı sorgulatan bir farkındalık, varoluşsal bir sorgulama artık.

Dijital pazarlamacılar, marka sahipleri ve içerik üreticiler için bu durum hem bir zorluk hem de bir fırsat: Daha iyi, daha anlamlı ve insanların dikkatine değer içerikler üretmek. Ve bu durum açıkçası beni oldukça memnun da ediyor. Çünkü sırf viral olmak için anlamsız paylaşımların peşinde koşulmasını hiçbir zaman desteklemedim -yaşlı ve boomer olduğum düşünülse bile 🙂 -. Halbuki aklı başında bir Y kuşağıyım 😀

Bir kampanya planı yaparken veya yeni bir içerik düşünürken, “beyin çürümesini” azaltmak için ne yapabileceğinizi sorgulayın. Emin olun, kitleniz bu özeni fark edecek ve sizi takdir edecektir.

Siz bu “beyin çürümesi” kavramı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sosyal medyada uzun bir süre vakit geçirdikten sonra zihinsel yorgunluk hissettiniz mi? Düşüncelerinizi benimle paylaşırsanız çok mutlu olurum! 😊

—————————————————————————–

Kaynak Okuma : https://corp.oup.com/news/brain-rot-named-oxford-word-of-the-year-2024/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir