Pazarlamacılar Giremez!

Hatırlar mısınız, eskiden evlerin, iş yerlerinin kapılarına kocaman tabelalar asılırdı:
“Seyyar satıcı, pazarlamacı, dilenci giremez.”

Şimdi o günleri düşününce, sanki başka bir dünya gibi geliyor insana.
Sabahları kapı kapı dolaşan pazarlamacılar, ellerinde çantalarla sokakları arşınlardı.
Çoğu zaman kimse onları dinlemek istemezdi, tabelalar da zaten bunu açıkça söylüyordu. “Sen buraya giremezsin.”

O zamanlar pazarlamacı denince herkesin aklına ısrarcı, hatta belki biraz rahatsız edici bir tip gelirdi. İnsanlar pazarlamacıları bir tehdit gibi görürdü, tıpkı kapıya gelen dilenciyi ya da bir şeyler satmaya çalışan seyyar satıcıyı gördüklerinde hissettikleri gibi.
Sanki pazarlamacılar da her an bir şey zorla satacakmış gibi bir algı vardı.
Tabelalar bir uyarıydı:
“Rahatsız etmeyin.”

Ama zaman değişti.
Biz de değiştik.

Peki ya pazarlama?
O da değişti.

Şimdi o eski tabelaları görmüyoruz belki, ama hâlâ pazarlamacılara karşı bir önyargı var. Eskiden, kapı kapı gezen ve seslenen pazarlamacılar vardı.
Şimdi ise, çok daha farklı bir dünyada, farklı bir anlayışla insanlara ulaşıyoruz.
Bugün pazarlama artık kapı kapı dolaşmak değil; ihtiyaçları anlamak, doğru çözümleri bulmak ve insanlara gerçekten değer katmak için var olan bir süreç.

Bir pazarlamacıyı sadece bir şey satmaya çalışan biri olarak görmek, eskiden kalmış bir öğreti sadece. Oysa pazarlamacı, aslında hayatımızı kolaylaştırmak, sorunlarımızı çözmek için var.

Düşünün, bir bahçıvan gibi…
Bahçeyi, yani insanları, tanır, neye ihtiyaç duyduklarını bilir.
Sadece uygun zamanda doğru tohumlar eker, dikkatlice büyütür.
Çünkü o biliyor ki, bu iş bir sabır, emek ve dikkat gerektirir.

Pazarlamacı Rehberdir, Zorlayan Değil

Eski pazarlamacı algısında, sanki karşınızdaki kişi size bir şey zorla satmaya çalışıyormuş gibi hissedilirdi. Bugün pazarlamanın özü tamamen değişti.
Şimdi biz bir şey dayatmak yerine, insanların gerçekten neye ihtiyaç duyduğunu anlamaya çalışıyoruz. Tıpkı bir arkadaşın size güzel bir öneride bulunması gibi.
İyi bir pazarlamacı, size çözüm sunar; işinizi kolaylaştırır, size zaman kazandırır.

Pazarlama, hayatınıza değer katma sürecidir.
Mesela bir ürün, belki işinizi hızlandıracak bir çözüm olabilir, belki de yıllardır fark etmediğiniz bir sorunu çözecek bir araç…

Pazarlamacının işi bunu size dayatmak değil, ihtiyacınız olan çözümü sunmaktır. Eski algılarla, pazarlamayı manipülasyon olarak görmek büyük bir yanılgı. Bugün, pazarlamacılar aslında hayatınızın daha iyi bir hale gelmesi için çaba gösteren insanlar.

Yeni Nesil Pazarlama İlişki Kurmayı Önemsiyor

Bugün pazarlama sadece satış değil, bir ilişki kurmak.
İnsanlar ve markalar arasında bir güven köprüsü inşa etmek.
Eski pazarlamacılar belki kapı çalıp ürün tanıtırdı, ama biz artık kapıları çalmıyoruz.

Biz, insanlarla anlamlı bağlar kuruyoruz.
Bir ürün ya da hizmet satmaktan çok daha öteye geçip, onların hayatlarına katkı sağlamaya çalışıyoruz. Bugün bir pazarlamacının amacı; insanlara ihtiyaçları olanı bulmalarında yardımcı olmak, rehberlik etmek ve onlara gerçekten değer katmak.

Pazarlama, Gücünü Değer Katmaktan Alıyor

Kapıda asılı duran “Pazarlamacı giremez!” tabelasının artık bir önemi yok.

Çünkü pazarlamacılar olarak, kapıyı çalmadan, insanların zihinlerine ve kalplerine ulaşıyoruz.
Onlara zorla bir şey satmak değil; “Bu ürün ya da hizmet benim için faydalı” dedirtmek istiyoruz. Pazarlamanın gücü de buradan, Değer katmak, anlamak ve insanların yaşamını kolaylaştıran çözümler sunmaktan geliyor.

Kapıları kapatan eski tabelaların arkasında kalan önyargıları yıkma zamanı artık. Pazarlamacılar olarak biz, hayatı zorlaştıran değil, kolaylaştıran insanlarız.
Eski günler geride kaldı;
şimdi pazarlamanın gerçek anlamını, insanlara sunduğumuz değeri gösterecek zamandayız, dijital zamandayız..

Dijitalde kişisel markasını öne çıkarmaktan çekinen ve yanlış anlaşılmaktan korkanlar için de bir şeyler söylemek istiyorum.

Kendini dijitalde ifade etmek, başkalarına fayda sunmanın en güçlü yollarından biri. Ancak çoğu kişi, “ya yanlış anlaşılırsa” korkusuyla geri adım atıyor.
Oysa dijital dünyada var olmak, sadece kendini göstermek değil, doğru insanlarla anlamlı bağlar kurmak için bir fırsat.

Evet, herkesin herkesi eleştirdiği bir dünyadayız, ama sizi en iyi siz anlatabilirsiniz. Eğer değer kattığınıza inanıyorsanız, sizi doğru anlayacak insanlara ulaşma şansını yakalamış olursunuz. Zaten herkese de hitap etmek zorunda değilsiniz.
Cesur olmak, kendini olduğun gibi sunmaktır.

Ben de bir pazarlamacı ve dijital içerik üreten bir mentor olarak, başlarda kendi markamı öne çıkarmakta tereddüt ettim ve bence adım atmak için çok geç kaldım.
 “Ya insanlar yanlış anlarsa? Ya eleştirilirsem?” diye düşündüğüm çok oldu.

Ancak zamanla fark ettim ki, dijital dünyada başarı, herkesin seni sevmesiyle değil, doğru insanlarla bağlantı kurabilmekle ilgili. Başlarda çekinsem de, kendi sesimi buldukça, ürettiğim içeriklerin insanlara gerçekten fayda sağladığını gördüm.

Eleştirilerle karşılaştığım zamanlar oldu ama her birini gelişim için bir fırsat olarak görmeyi öğrendim. Eğer bilgi ve deneyimlerin başkalarına değer katıyorsa, kendini geri çekmek yerine, dijital dünyada o değeri paylaşmak, hem sana hem de başkalarına fayda sağlar.
Önemli olan amacımızı doğru belirlemek: Ben kimim ve ne yapmak istiyorum?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir